ANKARA-
20.01.2023- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, yaptığı görüntülü basın açıklamasında tarım sektörünün 2022 yılını
değerlendirdi ve 2023 yılı beklentilerini açıkladı.
Bayraktar,
2022 yılının, pandeminin getirdiği sağlık sorunları açısından bir toparlanma
fakat ekonomik anlamda zor bir yıl olduğunu söyleyerek açıklamasını şöyle
sürdürdü:
“2020
yılında başlayan pandeminin bitmesi, ayrıca kuraklığın sınırlı kalması
ülkemizin sosyo-ekonomik yapısına ve tarıma olumlu etkilerde bulunurken,
Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte şubat ayında başlayan küresel ekonomik kriz,
bu toparlanma sürecini olumsuz etkiledi. Artan enerji fiyatlarıyla birlikte
dışarıya bağımlı olduğumuz tarımsal girdi ve hammadde fiyatlarındaki küresel ve
ulusal dalgalanmalar, tarımsal ürün fiyatlarını artırırken, sonuçta gıda
enflasyonu ile de tüketiciler mağdur oldu.
Pandemi nedeniyle tarımsal üretimin önemi ve asla ihmal edilemeyecek bir sektör olduğu ortaya çıkmışken, gıda ürünlerinde görülen yüksek fiyatların daha çok ürün maliyetlerinden kaynaklandığı ve bu sorun çözülmeden tüketici fiyatlarının da düşmeyeceği anlaşıldı.”
2022 yılı tarımsal göstergeler (GSYH, Üretim, İstihdam, Dış
Ticaret, Enflasyon)
“Tarım
sektörü, ülke ekonomisinde önemli bir yere sahiptir ve üretime, istihdama ve
dış ticaretimize hatırı sayılır bir katkı vermeye de devam ediyor.
2022
yılının ilk 9 aylık verilerine göre tarım sektörü, Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla’nın yüzde 6,6’sını sağladı. Tarım sektöründeki ilk 9 aylık büyüme
2022’de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,1 azaldı. 2021 yılında aynı
dönemde de tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 4,6 azalmıştı.
2022 yılı
toplam bitkisel üretimi TÜİK 3.tahmin verilerine göre, bir önceki yıla göre
yüzde 9,1 artarak, 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona yükseldi.
Hayvansal
üretimde ise Ocak-Ekim döneminde yumurta üretimi yüzde 9,5, tavuk eti üretimi
yüzde 2,1 arttı. Sanayiye aktarılan süt miktarı ise bu dönemde yüzde 3,3
azaldı. Öte yandan tarım sektörü, istihdamdaki önemini koruyor. Üçüncü
çeyrekler itibarıyla 2021’de yüzde 18,3 olan tarımın istihdamdaki payı, 2022’de
yüzde 16,9’a geriledi. 2022 yılının üçüncü çeyreğinde ise tarım 4,9 milyon
kişiye istihdam sağladı. Tarım üretici fiyatları enflasyonu kasım ayında bir
önceki yılın aynı ayına göre yüzde 169,45 oranında artarken, enflasyon
Aralık’ta yüzde 84,39, gıda enflasyonu ise yüzde 77,87 arttı.
Ocak-Kasım döneminde gıda ve tarım ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 22 milyar 303 milyon dolardan 26 milyar 822 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde gıda ve tarım ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak 15 milyar 624 milyon dolardan 21 milyar 231 milyon dolara yükseldi. Böylece tarım ve gıda dış ticareti fazlası Ocak-Kasım döneminde bir önceki yıla göre yüzde 16,3 azalarak 6 milyar 679 milyon dolardan 5 milyar 591 milyon dolara geriledi.”
Tarımsal destekler
“2022
yılı bütçesinde tarım sektörüne tarımsal destekler için bir önceki yıla göre
yüzde 65,1’lik artışla 39 milyar 832 milyon lira kaynak ayrıldı. 2023 yılı
destek bütçesi ise 54 milyar olarak planlandı. Her ne kadar destek bütçesinde
artış yapılmış olsa da girdi fiyatlarındaki artışlar ve enflasyon dikkate
alındığında belirlenen bu rakamın daha da artırılması gerekir.
Diğer
yandan, destek bütçesinin Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi
Hasıla’nın en az yüzde 1 oranında olması gerekirken, bu rakam da yüzde 0,39
düzeylerinde kaldı.
2023
yılında ödenecek 2022 yılı desteklerinde gübre ve mazot kalemlerinde artışa
gidilirken, destek uygulanan 18 üründen sadece çay için artırılan prim
destekleri daha sonra pamuk ve ayçiçeği için de yükseltildi. Organik tarım ve
iyi tarım uygulamalarında destek miktarları artırılmadı. Genelde hayvancılık desteklerinde
artış sağlanırken, yem bitkileri destekleri aynı kaldı.
Tarımsal üretimi planlamada önemli bir rolü olan kalem bazında destek miktarlarının doğru belirlenmesi tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından önemlidir.”
Tarımsal girdi fiyatları
“2021/2022
sezonu tarımsal girdi kullanımı açısından zorlu geçti. Çiftçilerimizin bir
kısmı gübre ve mazottaki yüksek fiyat artışları nedeniyle girdi kullanımı
azalttı. Gübre fiyatlarındaki artışlar yüzde 400’leri aşarken, mazot
fiyatlarındaki artışlar yüzde 250’leri geçti. Zirai ilaç ve yem fiyatlarındaki
artışlar yüzde 100’ü aşarken, elektrik fiyatlarında yüzde 140 artış görüldü.
Bir
önceki yıla göre sezonun büyük bölümünde gübre fiyatlarındaki yüzde 200-300
aralığındaki artışın etkisi devam etti. Hava koşullarının olumlu gitmesi
yetersiz kullanılan gübrenin olumsuz etkisini hafifleterek verim kaybını
azalttı.
Yem fiyatlarındaki artış, çiğ süt ve karkas et fiyatlarının para etmemesi sonucu hayvansal üretim de daha zor günler yaşadı.
Pamuk, ayçiçeği ve mısır fiyatları
TZOB
Genel Başkanı Bayraktar, 2022’de üreticilerin birçok üründe emeğinin
karşılığını alırken, pamuk ve ayçiçeğinde umduğunu bulamadığını ifade etti. Bu
iki üründe geçen sezon fiyatların yüksek seyretmesinin üreticileri bu ürünlerin
üretimine yönlendirdiğini ve arzın arttığını belirten Bayraktar, “Özellikle,
pamuk ülkemize sıfır gümrükle girerken, küresel olarak pamuğa talep düştü,
fiyatlar geriledi.
Girdi
maliyetlerinin de tavan yaptığı bir ortamda üreticinin geliri düştü, pamuk
elinde kaldı.
Benzer
bir durum ayçiçeğinde de yaşandı. Gümrük vergisiyle de korunamayan ayçiçeği
arzı talebin gerisinde kaldı. Artan üretim maliyetleri ise çiftçinin ürününü
maliyetinin altında satmasına sebep oldu ve gelirini düşürdü.
Mısır
üretimi 2022’de 8 milyon 300 bin tona ulaşarak rekor kırdı. Ancak artan üretime
rağmen mısır ithalatı da yüzde 41,8 oranında arttı. Devam eden hasatla birlikte
artan ürün arzı nedeniyle üretici alıcı bulmakta zorlandı. TMO tarafından
ağustos ayında yüzde 14 nem mısır için tonu 5 bin 700 lira olarak açıklanan
alım fiyatı, piyasada tonu 5 bin 100 liraya kadar geriledi. Nem oranları bu
aylarda yüzde 30’lara kadar çıktığı için ürünün ton fiyatı da 3 bin liraya
kadar düştü. Üretimi artan mısırda üreticimiz bu yıl beklediği geliri elde edemedi.
Bu üç
ürün için yaptığımız açıklamalarda fiyatların düşüklüğüne dikkat çekerek ürün
primlerinin artırılması talebinde bulunduk. Açıklanan 2022 tarımsal destekleme
programında pamuk ve ayçiçeğinde primler artırıldı ama üreticimizi tatmin
etmedi.
Bu durum
bu üç üründe 2023 sezonunda ekiliş alanlarına olumsuz yansıyacaktır.
Hâlihazırda arz açığı verdiğimiz bu ürünlerde ithalat artacak ve kısır döngü devam edecektir” dedi.
Kredi
2022’de
artan girdi ve sabit üretim masraflarının üreticiyi her üründe yüksek
maliyetlerle karşı karşıya bıraktığının altını çizen Bayraktar konuşmasını
şöyle sürdürdü:
“Bu durum
talep edilen tarımsal kredilerin beklenenin üzerinde artmasına neden oldu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, 2021 yılı ekim ayı
sonunda, tarım ve balıkçılık nakdi ve takipteki toplam kredi bakiyesi, 159,1
milyar lira olarak gerçekleşirken, 2022 yılı ekim ayı sonunda 286,1 milyar
liraya ulaştı. Son bir yıllık süreçte bankalardan tarımsal kredi kullanımı
yüzde 79,8 oranında arttı.
Üretici
üretime devam edebilmek için 2022 yılında kısa vadeli kredi kullanımına ağırlık
verdi. 2021 yılı ekim ayı bakiyesi olarak 43,6 milyar olan kısa vadeli kredi
miktarı 2022 yılında yüzde 146,1 artışla 107,4 milyara ulaştı. Orta ve uzun
vadeli kredilerin aynı dönemde artışı ise yüzde 58,3 oranında gerçekleşti.
Üreticilerimize
kredi sağlayan kamu kurumlarının faiz oranları 2021 yılına göre 2022 yılında
geriledi. Tarımsal kredilerde Ziraat Bankası tarafından en düşük uygulanan
yıllık cari faiz 2022 yılı ocak ayında yüzde 14,5 iken, yıl içerisinde yüzde
12,5’a, 25 Kasım’dan itibaren ise yüzde 9,5’a kadar düştü. Tarım Kredi
Kooperatifleri, düşük faizli kredi kullanımında, Ziraat Bankası cari faiz oranı
üzerine Kredi Kullandırma Komisyon payı ve fon payı ekleyerek uyguladığı faiz
oranını artırmaktadır. Diğer bankalarda da faiz oranları yılsonu itibarıyla yüzde 16-20 arasında değişiyor.
Çiftçilerimiz
Ziraat Bankasından devlet destekli olarak ise 25 Kasım itibarıyla yıllık yüzde
0 ile yüzde 7,1 arasında faiz oranları ile kredi kullanıyor. Ziraat Bankası
2022 yılında toplam kullandırdığı kredinin yaklaşık yüzde 88’ini düşük faizli
kredi olarak kullandırdı.
Tarımsal
kredilerde devlet desteği uygulanarak faiz oranları düşük tutulmaya çalışılsa
da 2022 yılının 9 aylık döneminde çiftçilerin yüzde 32’si yüksek faiz oranları
ile tarımsal kredi kullandı. Bu oranlar halen yüksektir. Bu amaçla Ziraat
Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin düşük faizli kredi
ihtiyacının tamamını karşılamalıdır. Tarım Kredi Kooperatifleri faizlerini
Ziraat Bankası seviyelerine çekmelidir. Devlet desteği her iki kurumda da eşit
şartlarda çiftçiye ulaşmalıdır.
2022
yılında Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalar ödenemeyen
kredi borçları için çeşitli dönemlerde yapılandırma, taksitlendirme seçenekleri
sunmuş, belirlenen başvuru tarihleri uzatılmış ve çiftçinin borcunu ödemesi
için imkanlar verilmiştir. Kurumların yapılandırma uygulamalarından
faydalanamayan veya borç yapılandırması yapılmayan çiftçilerin borçları için
icra süreci başlatılmaktadır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
verilerine göre 2021 yılı Ekim ayında 4,55 milyar lira olan takipteki kredi
tutarı, 2022 Eylül ayında yüzde 33,1 oranında azalarak 3 milyar liraya geriledi.
Devlet
destekli düşük faizli kredi kullanımlarında konularına göre faiz oranları ve
kredi limitleri değişim gösteriyor. Bu nedenle her kredi konusu için ayrı kredi
açılırken her bir krediye uygulanan prosedürler de ayrı ayrı uygulanıyor.
Çiftçinin bu durumu anlaması zorlaşıyor.
Tarımsal kredilerde TARSİM sigortası, hayat sigortası, komisyon ücreti, ipotek vb. masraflar ile kredi maliyeti hızla artıyor. Ayrıca, sigortalar her yıl yenileniyor. Bu masraflar çiftçinin eline geçen kredi miktarını azaltırken toplam borç yükünü fazlaca artırıyor.”
Doğal afetler, yağışlar
“2021
yılında ülke genelinde yaşanan kuraklık, bu yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
yaşandı.
Ülkemizde
01 Ekim 2021–30 Eylül 2022 tarihleri arasında kümülatif yağışlar normalinin
altında, bir önceki yıl yağışlarının ise üzerinde oldu. Kümülâtif yağışlar
normallerinin yüzde 3,9 altında gerçekleşirken, geçen yıl yağışlarının ise
yüzde 18,4 üzerinde gerçekleşti.
2021-2022
üretim döneminde yağışlar normallerine göre, en fazla Karadeniz Bölgesinde
yüzde 8 artarken, en fazla azalma ise yüzde 29 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
gerçekleşti. Ayrıca, yağışlar Akdeniz Bölgesinde yüzde 5 artarken, Marmara
Bölgesinde normali civarında, Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 12, Ege Bölgesinde
yüzde 7, İç Anadolu Bölgesinde ise yüzde 5 azaldı.
Yağışlar
normallerin altında olsa da tarımsal üretim için gerekli yağışların zamanında
gerçekleşmesi ile ülke genelinde kuraklık riski kalmadı. Ancak Güneydoğu
Anadolu bölgesinde toplam yağışlar yüzde 29 azalırken, hububatın yağış
beklediği kritik aylarda da yağışların olmaması ile hububatta kuraklık yaşandı.
2022
yılının mart ayında Karadeniz Bölgesinde yaşanan don afeti fındık ürünlerinde
zarara neden oldu. Adana, Mersin ve Gaziantep illerinde son 40 yıldır
görülmeyen don afeti bu yıl mart ayında yaşanmış, turfanda sebzelere ve meyve
ağaçlarına zarar vermiştir.
2022
yılının mart ve nisan aylarında beklenen yağış haziran ayında Güneydoğu Anadolu
Bölgesi haricinde diğer bölgelere adeta toplu olarak yağdı. Yağışların şiddetli
ve beraberinde dolu yağışının da olması birçok ilimizde ürünlere zarar verdi.
Gerçekleşen afetler tarım ürünleri rekoltesi bakımından ülke genelini
etkilememekle birlikte afetin yaşandığı ilçe veya köyde çiftçiyi önemli ölçüde
zarara uğrattı.
1 Ekim
2022 – 30 Kasım 2022 dönemini ele alan kümülatif yağış raporuna göre, yağışlar
normalin altında, geçen yıla yakın seyretti. Genel olarak yağışlarda normaline
göre yüzde 29 oranında azalma görüldü.
İçinde
bulunduğumuz yeni üretim sezonunda yağışların yetersiz olması ile üreticilerin
çoğu ekimini kasım ayında yapabildi. Kasım ayı yağışları her ne kadar
normallerinin altında gerçekleşse de, aralık ayında da devam eden yağışlar,
çimlenme için olan ihtiyacı karşıladı.
12 Aralık
2022 tarihinde Antalya’nın başta Kumluca olmak üzere, Finike ve Demre ilçelerinde
meydana gelen aşırı yağış sele dönüşerek ilçe merkezinin sular altında
kalmasına neden oldu.
Kumluca
ilçesinde 16 mahalledeki 21 bin dekarlık alanda 3 bin çiftçinin 12 bin dekarlık
alandaki serası, Finike ilçesinde ise 497 çiftçinin 1100 dekarlık alandaki
serası selden zarar gördü. Demre ilçesinde 30 üreticiye ait 110 dekarlık sera
alanı sele maruz kaldı.”
Tarım sigortaları
“Türkiye
Ziraat Odaları Birliği, TARSİM’e kurulduğu 2006 yılından bu yana desteğini
sürdürüyor.
1 Ocak-22
Aralık 2022 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam prim yüzde 85
oranında artarak 8,2 milyar liraya ulaştı. Bu yıl yaşanan afetler nedeniyle
sigorta yaptıran üreticilerin aldığı tazminat geçen yıla göre yüzde 30 oranında
artarak 3,1 milyar lirayı buldu. Sigortalanan alan yüzde 21 oranında artarak
32,9 milyon dekara, toplam sigortalanan hayvan sayısı ise yüzde 31 oranında
artarak 17,1 milyona ulaştı.
Tarım
sigortaları kapsamının genişletilmesi bakımından Odalarımız ve çiftçilerimizin
talepleri Birliğimizce, Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kuruluna iletiliyor.
2022 yılında da önerilerimiz doğrultusunda bazı ürünlerin ve risklerin kapsama
alınması üreticilerimizi memnun etti.
Birliğimizin
de girişimleri sonucu, 2022 yılında kuraklık verim sigortası prim desteği yüzde
60’tan, yüzde 70’e getirilirken tazminat ödeme oranı da yüzde 70’den yüzde 80’e
çıkarıldı. 2022 yılında en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan kuraklık
sonucunda çiftçilerimiz daha az prim ödeyerek daha fazla tazminat alabildiler.
Gelir
Koruma Sigortası, ilk kez 2021-2022 tarımsal üretim döneminde Konya’nın
Cihanbeyli, Kadınhanı ve Karatay ilçelerinde buğday ürününde pilot olarak
başlatıldı. Çiftçi gelirlerini artan afetlere ve fiyat risklerine karşı
koruyacak olan Gelir Koruma Sigortasında devlet desteği sigorta priminin yüzde
60’ı olarak uygulandı.
Devlet
destekli tarım sigortaları sistemi başlatıldığı günden bu yana gelişme
göstermiş göstermeye de devam ediyor. Ancak 2022 yılında çiftçi kayıt sistemine
kayıtlı tarım alanı 153 milyon dekar iken sigorta yaptırılan alan 32,9 milyon
dekardır. 2022 yılında ÇKS’ye kayıtlı tarım alanlarının yüzde 21,5’inde tarım
sigortası yaptırıldı.
Çiftçimiz
başta kuraklık olmak üzere, her türlü afet ile karşılaştığında, aldığı tazminat
zararını karşılamalıdır. 2022 yılında çiftçilerimizden gelen en önemli
şikâyetler de sigortadan ödenen tazminatların yetersiz kaldığı yönündedir.
Tarım Sigortalarının geliştirilmesi ve çiftçinin karşılaştığı her türlü riskin
kapsama alınması adına, TARSİM tarafından bu konularda devam eden projeler ve
yapılacak her türlü çalışma Birliğimizce destekleniyor.
Çiftçi gelirlerinin yetersizliği, bazı afetlerde çiftçi zararının karşılanmasında beklentilerin altında kalınması, ortalama işletme ölçeklerinin küçüklüğü, küçük alanlarda tarım yapan çiftçilerin sigortaya ilgi göstermemesi, işletme başına düşen hayvan sayısının azlığı ve bu işletmelerin gelirinin düşük kalması gibi sebeplerle tarım sigortası yeteri kadar gelişemiyor. Yaşanan ve gelecekte beklenen afetlere karşı ülkenin gıda güvencesini korumak ve çiftçiyi tarımda tutmak için yaşanan afet sonrasında devlet yardımlarının devam etmesi ve bu alana daha fazla kaynak ayrılması zorunluluktur.”
Çiftçilerimizin tarım BAĞ-KUR primleri
“Çiftçilerimizin
tarım BAĞ-KUR primleri, açıklanan asgari ücret ve aylık prim gün sayısının 29
günden 30 güne çıkması nedeniyle yüzde 59,99 oranında artarak 2 bin 158 lira 08
kuruştan 3 bin 452 lira 76 kuruşa çıktı.
Borcu
bulunmayan çiftçilere verilen 5 puanlık hazine desteği göz önünde bulundurulsa
bile çiftçimizin ödeyeceği tarım BAĞ-KUR primi aylık bin 845 lira 31 kuruştan 2
bin 952 lira 36 kuruşa yükseldi.
Çiftçilerimizin içinde bulunduğu durum düşünüldüğünde bu miktar bile çok yüksektir.”
Bitkisel üretim göstergeleri
“2022
yılında toplam bitkisel üretim TÜİK 3. tahmin sonuçları bir önceki yıla göre
yüzde 9,1 oranında artarak 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona ulaştı.
2022
yılında tahılların ve diğer bitkisel ürünlerin üretimi bir önceki yıla göre
yüzde 14,6, meyvelerin, içeceklerin ve baharat bitkilerin üretimi ise yüzde 7,7
arttı. Sebze üretiminde ise bir önceki yıla göre 0,5 azalma oldu.
Geçen yıl
ülke genelinde yaşanan kuraklık sonrası azalan tahıl üretimi 2022’de artış
gösterdi. Tahıllarda artış oranı yüzde 21,3 olarak gerçekleşti. Bir önceki yıla
göre buğday üretimi yüzde 11,9 artarak 17 milyon bin tondan, 19 milyon 750 bin
tona, arpa üretimi yüzde 47,8 artarak 5 milyon 750 bin tondan 8 milyon 500 bin
tona çıktı. Baklagillerde artış oranı yüzde 24,1 olarak gerçekleşti. Kırmızı
mercimek üretimi bir önceki yıla göre yüzde 75,4 artarak 228 bin tondan, 400
bin tona, yeşil mercimek üretimi yüzde 28,6 artarak 35 bin tondan 45 bin tona,
nohut üretimi ise yüzde 22,1 artarak 475 bin tondan 580 bin tona çıktı.
Bu yıl
ülkemiz genelinde bahar yağışları mısır üretimi için faydalı oldu. Ayrıca mısır
ekim alanlarının da artması ile mısır üretimi bir önceki yıla göre yüzde 23
oranında artarak 6 milyon 750 bin tondan, 8 milyon 300 bin tona ulaştı. Bu
üretim ise bir rekor oldu.
Yağlı
tohumlar üretiminde geçen yıla göre yüzde 2,5 oranında artış gerçekleşti. Bu
yıl ayçiçeği üretimi geçen yıla göre yüzde 5,6 artarak 2 milyon 415 tondan 2
milyon 550 bin tona ulaştı. Yerfıstığında son yıllarda beklenen gelirin elde
edilememesi ile üretici alternatif ürünlere yöneldi. Bu nedenle yerfıstığı
üretimi geçen yıla göre yüzde 22,5 azalarak 234 bin 167 tondan 181 bin 524 tona
geriledi. Soya fasulyesi üretimi de bir önceki yıla göre yüzde 14,8
oranında azalarak 182 bin tondan 155 bin tona geriledi.
Şeker
pancarı üretimi yüzde 6,9 artarak 17 milyon 767 bin tondan 19 milyon tona,
tütün üretimi geçen yıla göre yüzde 15 artarak 71 bin 497 tondan 82 bin 250
tona, pamuk üretimi geçen yıla göre yüzde 22,2 artarak 2 milyon 250 bin tondan
2 milyon 750 bin tona ulaştı. Çay üretimi ise yüzde 4 artarak, 1 milyon 250 bin
tondan 1 milyon 300 bin tona çıktı. Patateste üretim yüzde 2 artış ile 5 milyon
200 bin tona ulaştı.
Toplam
sebze üretimi geçen yıla göre yüzde 0,5 oranında azalarak 31 milyon 589 bin 451
tona gerilerken meyve üretimi ise geçen yıla göre yüzde 7,7 oranında artarak 26
milyon 835 bin 69 tona çıktı.
Zeytinde
üretim yüzde 71,2 artarak 1 milyon 738 bin 680 tondan, 2 milyon 976 bin tona,
Antep fıstığında üretim yüzde 100,5 artarak 119 bin 355 tondan 239 bin 289
tona, fındıkta ise yüzde 11,8 artışla 684 bin tondan 765 bin tona ulaştı.
Portakalda üretim yüzde 24,1 azalarak 1 milyon 742 bin tondan, 1 milyon 322 bin tona, limonda üretim yüzde 14,6 azalarak 1 milyon 550 bin tondan 1 milyon 323 bin tona geriledi.”
Hayvansal üretim göstergeleri
“Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre; 2020’de 18 milyon 158 bin baş olan büyükbaş
hayvan sayımız, 2021 yılında 18 milyon 36 bin 117 başa gerilemiş, 2022 yılı
haziran ayında ise 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 2,4 azalarak 17 milyon
875 bin 632 başa düşmüştür.
2020
yılında 54 milyon 113 bin baş olan küçükbaş hayvan sayısı ise; 2021’de 57
milyon 519 bin 204 başa yükseldi. 2022 yılının haziran ayında ise 2021 yılının
aynı ayına göre yüzde 1,68 artarak 58 milyon 447 bin 555 başa çıktı.
2021
verilerine göre büyükbaş ve küçükbaş kesilen hayvan sayısı 27,2 milyon baş,
kırmızı et üretimi ise 1,95 milyon ton olarak gerçekleşti. 2022 yılı kırmızı et
üretim rakamları ise açıklanmadı.
Kırmızı
ette parite ise olması gereken rakamdan oldukça uzaklaştı. Üretici bir kilo
karkas et sattığında 2021 yılında yıllık ortalama 15,51 kilo yem alırken, bu
miktar ocak 2022’de 14,74'e kadar geriledi. Parite aralık 2022’de 17,60
seviyesine yükselse de olması gereken ideal oran olan 20'nin altında kaldı.
Sürdürülemez
karkas fiyatları ve artan yem fiyatları neticesinde, kimi üreticilerimiz
damızlıklarını kestirip elden çıkarmaya, genç dişi hayvanları ise damızlığa
çekmek yerine besleyip kesime göndermeye başladılar.
Toplam
süt üretimi, 2021 yılında 23 milyon 200 bin 306 ton olarak gerçekleşti.
Türkiye’de
üretilen sütün yaklaşık yarıya yakını sanayiye aktarılıyor.
2022
yılının 10 aylık döneminde sanayiye aktarılan çiğ süt miktarı bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 3,3 azalarak 8 milyon 487 bin 892 tondan, 8 milyon 206
bin 40 tona geriledi.
2022
yılında çiğ süt tavsiye satış fiyatı 1 Ocak-31 Mart tarihleri arasında brüt 4
lira 70 kuruş, 1 Nisan-14 Mayıs tarihleri arasında brüt 5 lira 7 kuruş, 15
Mayıs-14 Ekim tarihleri arasında net 7 lira 50 kuruş, 15 Ekim sonrasında da
sektör ve Birliğimizin de fiyat artırılması konusunda uyarıları neticesinde net
8 lira 50 kuruş olarak açıklandı.
Süt
sektörü, kırmızı et açısından çok önemlidir. Sütte istikrar sağlanamazsa,
kırmızı ette de istikrar sağlanamaz, sürdürülebilir üretim söz konusu olamaz.
Çiğ sütte yıllık ortalama olarak 2021’de 0,98 olan parite, 2022 yılı mart
ayında 0,77’e kadar düşmüş, aralık ayı itibarıyla 1,29 olmuştur. Süt/yem
paritesi uzmanların söylediği gibi 1,5 seviyesinde olmalıdır.
Kanatlı
sektöründe; 2021 yılı itibarıyla 2 milyon 245 bin 770 ton tavuk eti, 19 milyar
297 milyon 591 bin adet de yumurta üretimi gerçekleşti.
2022 yılı Ocak-Ekim döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre, tavuk eti üretimi yüzde 9,5 artışla 1 milyon 841 bin 759 tondan, 2 milyon 16 bin 795 tona yükselirken, tavuk yumurtası üretimi yüzde 2,1 artışla 15 milyar 996 milyon 473 bin adetten, 16 milyar 325 milyon 887 bin adede çıktı.”
2023 yılı beklentileri
Ülkemizde
girdi fiyatlarının üreticilerin alım gücünün çok üstünde olduğunu ifade eden
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2023
beklentilerini şu şekilde sıraladı:
“Girdi
fiyatları makul seviyelere çekilmeli veya girdi destekleri üreticinin alım gücü
göz önüne alınarak artırılmalıdır.
Destek
bütçesi, Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın en az
yüzde 1’i oranında olmalıdır. Destekler
ekimden önce açıklanmalı ve zamanında verilmelidir. Desteklerde
adalet sağlanmalı, küçük aile işletmelerine öncelik verilmelidir.
Tarımdan
kaçışı önlemek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler
getirilmelidir.
Üzerinde
tarımsal üretim yapılan fakat çeşitli nedenlerle Çiftçi Kayıt Sistemine dahil
edilemeyen araziler de tarımsal destekleme sistemine dahil edilmelidir.
Organik
tarım ve iyi tarım uygulamalarında destekler artırılmalıdır.
Organik,
organomineral gübreler ve toprak düzenleyicilerin kullanımını yaygınlaştırmak
için desteklemeye devam edilmelidir.
Zeytinyağı
ve pamuk prim desteğine getirilen dekara verim sınırlaması kaldırılmalıdır.
Biyolojik
ve biyoteknik mücadele desteği artırılmalıdır. Üretim fazlalığında veya
krizlerde olduğu gibi talep azalışının yaşandığı durumlarda üreticimizin fiyatı
düşüyor ve alıcı bulunamıyor. Bu durumda devletin kurumlarıyla piyasaya
müdahalesi şarttır.
Tohumda
AR-GE çalışmalarına hız verilmeli, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.
Ziraat
Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin düşük faizli kredi
ihtiyacının tamamını karşılamalıdır. Bu amaçla tarımsal kredi kullanımı için
verilen destek miktarı artırılmalıdır.
Kredi
maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla bankalar ve tarım kredi kooperatifleri
masraf, komisyon, ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası gibi çiftçinin
masrafını artıran taleplerde bulunmamalıdır.
Her ne
kadar tarım sigortasında sigorta prim oranları bazı risklerde düşürülse de
artan ürün fiyatları poliçe fiyatlarını artırıyor. Bu amaçla sigorta prim
oranlarında indirim devam etmelidir.
Çiftçi
Kayıt Sistemi’ne dahil olmayan çiftçiler de tarım sigortası yaptırabilmelidir.
Köy bazlı
olarak uygulanan kuraklık verim sigortasında tüm ürünlerde parsel bazına
geçilmeli, tüm ürünler ve riskler kapsama alınmalıdır.
2022
yılında pilot olarak uygulanmaya başlanan Gelir Koruma Sigortası çiftçileri
afetlere karşı daha fazla koruyacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır.
Tarım
sigortası kapsamında halen yer almayan risklerin veya çeşitli nedenlerle
sigorta yaptıramayan çiftçilerin afet zararını karşılayacak şekilde destekleme
her yıl yapılmalıdır.
Yıllardır
çay alımı ve pazarlaması konusunda yeterince etkin bir politikanın
uygulanamaması çayda sorunları artırmıştır. Bu sorunların çözümü için
hazırlanan Çay Kanunu taslağı bir an önce yasalaşmalıdır.
İklim
değişikliğinin etkisini azaltmak ve su gibi önemli bir metada
sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla yeraltı barajlarının yapımına hız
verilmeli ve sayıları artırılmalıdır.
Çiftçilerimizin
ekonomik açıdan örgütlenmeleri desteklenmelidir. Bu örgütler idari ve mali
yönden güçlendirilmeli, fonksiyonel ve profesyonel olmaları sağlanmalıdır.
Sözleşmeli
üretim, lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsaları yaygınlaştırılmalıdır.
Depo kurulumu tüm bölgelerde destekleme kapsamına alınmalıdır. Lisanslı
depoculukta küçük çiftçilere pozitif ayrıcalıklar tanınmalıdır.
Hayvansal
üretim kayıt altına alınmalı, veriler sürekli güncellenmelidir.
Yem
sanayisini dışa bağımlılıktan kurtaracak tedbirler alınmalı, üretimin büyük bir
kısmının iç üretimle karşılanması sağlanmalıdır. Hayvancılıkta kesif yeme olan
bağımlılığı azaltıcı, kaba yem üretiminin artırılmasına yönelik tedbirler
alınmalıdır. Hayvancılığın yoğun yapıldığı yerlerde devlet destekli yem
fabrikaları kurulmalıdır.
Hayvancılıkta
öncelikle sürdürülebilir bir süt fiyatı tesis edilmelidir. Damızlık hayvanlar
için çok önemli olan süt/yem paritesinin 1,5 seviyelerde olmasına yönelik
tedbirler alınmalıdır. Et/yem paritesine yönelik bilimsel çalışma yapılmalı,
piyasa fiyatları bu eksende belirlenmelidir.
Küçük
aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlayacak ‘gelir telafi edici ödeme’
hayata geçirilmelidir. Özellikle aile işletmelerinin buzağılarını elden
çıkarmalarını önlemek için buzağı destekleri artırılmalıdır.
Et ve Süt
Kurumu özerk yapıya kavuşturulmalı, piyasayı etkin regüle etmesi sağlanmalıdır.
Yem
piyasasında istikrar sağlamak için TMO, Tarım ve Kredi Kooperatifleri ve
üretici örgütleri kanalıyla üreticilere sözleşmeli üretim kapsamında uygun
fiyattan yem satışı yapılmalıdır.
Birçok
işletme yabancı işçi çalıştırıyor, yabancı işçiye bağımlılık her geçen gün
artıyor. Bizim insanımız buralarda çalışmak istemiyor. Gençleri üretime teşvik
edecek politikalar hayata geçirilmelidir.
Besicilikte
verimi ön plana alan, alım garantili sürdürülebilir sözleşmeli üretim
yaygınlaştırılmalı, üretim bu kapsamda planlanmalıdır.
Ülke içi
bitkisel ve hayvansal üretim teşviklerine devam ederek besicilikte dana da
dahil her türlü ithalatın kısa zamanda ülke gündeminden çıkarılması
sağlanmalıdır.
Buzağı
kayıplarını azaltacak ve kaba yem piyasasına yönelik ‘ulusal eylem planı’
hayata geçirilmelidir.
Çocuklar
ve gençler başta olmak üzere gelir düzeyi düşük vatandaşların et, süt ve
yumurta gibi hayvansal ürünlere ulaşabilmesi için sosyal yardımların kapsamı
genişletilmelidir. Meralar korunmalı ve ıslah edilmelidir. Küçükbaş
hayvanlardan elde edilen başta peynir olmak üzere ürünlere katma değer
kazandırılmalı, markalaştırılmalıdır. Hayvan hastalıkları ile etkili mücadele
edilmelidir.
Yumurta
sektörünün en büyük sorunu plansız üretim ve arz fazlasına bağlı üretici
fiyatında yaşanan düşüşlerdir. Sektörde özellikle üretimin yoğun olduğu Nisan-Mayıs-Haziran
aylarında arz fazlası gerçekleşiyor. Bu dönemde ürün fazlalıklarının piyasadan
çekilmesine ihtiyaç vardır. Yine aynı şekilde sektör, üretiminin yaklaşık yüzde
20'sini ihracat odaklı üretiyor. Dış pazarlarda gerçekleşen herhangi sorunda da
bu fazlalığın çekilmesine ihtiyaç vardır. Arz fazlası üretim için Et ve Süt
Kurumu ya da üretici örgütlerinin devreye girmesi, ihtiyaç duyulan tesisi
kurarak, gerektiğinde piyasadan yumurta çekmesi çok önemlidir. Likit yumurta ve
yumurta tozu üretim tesisine ihtiyaç vardır.
Üreticinin
tavuk başına alacağı ücret sürdürülebilir seviyeye getirilmelidir. Sözleşmede
belirlenen üretici fiyatı şeffaf bir şekilde, üreticiye sürdürülebilir bir
gelir sağlayacak, performansa dayalı belli bir metodolojiye bağlı olarak belirlenmeli,
bu konuda paydaşlarca oluşturulacak komisyonca bir çalışma yapılmalıdır.
Son
günlerde yaşanan kalifiye eleman sıkıntısına çözüm bulunmalıdır. Sektör masaya
yatırılmalı, üretim, pazarlama, dış ticaret olmak üzere kısa, orta ve uzun
vadeli atılacak adımlar belirlenmeli, bu adımlar titizlikle takip edilmelidir.
Damızlık
konusunda büyük oranda dışa bağımlılık hala devam ediyor. Bu durum, herhangi
bir ticari ambargo uygulanması veya hastalık nedeniyle karantina uygulanan
ülkelerden ithalatın yapılamaması gibi durumlarda, tavukçuluk sektörünün kısa
sürede darboğaza girme riskini de beraberinde getiriyor. Bu riski bertaraf
etmek için damızlık ihtiyacının yurt içinden karşılanmasına yönelik Ar-Ge
yatırımlarının yapılması gerekiyor.
Dünyada
çok büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve yumurta
ürünleri, süt ürünleri talebi vardır. Bu talep değerlendirilmeli, başta
Ortadoğu olmak üzere yakın pazarlara yoğunlaşmalı, mevcut pazarlarda rekabet
edici ve pazar payını artırıcı tedbirler alınmalıdır. Verilen ihracat
destekleri artırılmalıdır.
Tarımsal
yayım ve danışmanlık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilmesi gerekiyor.
Dolayısıyla, tarım danışmanlarımızın ve onlardan önemli bir hizmet alan
çiftçilerimizin mağduriyetlerinin önlenmesi için tarımsal yayım ve danışmanlık
desteği artırılmalıdır. Bununla ilgili mevzuat ivedilikle çıkarılmalıdır.
Sosyal
Güvenlik Sisteminde Kadın ve genç çiftçilere pozitif ayrımcılık yapılmalı, zor
şartlarda üretim yapan çiftçilere her yıl için 90 gün fiili hizmet zammı
verilmelidir. Genç çiftçilerin tarım BAĞ-KUR primleri devlet tarafından
karşılanmalıdır. Tarımda çalışan kadınlar, sigortalı olmadan önce gerçekleşen
doğum nedeniyle, hizmet borçlanması yapabilmelidir. Muafiyette geçen süreler
çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına eklenmelidir. Diğer sigortalılar 7 bin
200 prim gün sayısı ile emekli olurken, Tarım Bağ-Kurlular ve esnaf
Bağ-Kurlular 9 bin gün prim ödüyor. Çiftçilerimizi rahatlatmak için, yıpranma
payı verilmeli, diğer meslek gruplarına göre çiftçimizin tarımı terk etmemesi
için bu avantaj sağlanmalıdır.
Tarım ve kırsal kalkınmada görev alabilecek ziraat mühendislerimizin pek çoğu iş bulamıyor veya alanlarının dışında istihdam ediliyor. Ziraat mühendislerimizin eğitimleri boyunca kazandıkları bilgi ve becerilerini uygulayabilecekleri ortamlarda çalışmaları hem mesleki onurlarının güçlenmesini sağlayacak hem de ülkemizin tarım sektörünün ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Bakanlığımızın daha fazla sayıda tarım danışmanı istihdamı için daha kapsamlı düzenlemeler yapmasını ve bu bağlamda ziraat mühendislerinin daha fazla desteklenmesini bekliyoruz.”
Sonuç olarak;
“2022
yılında görülen rekor girdi fiyatları artışlarına rağmen, hava koşullarının da
geçen yıla göre iyi gitmesiyle bitkisel üretimde önemli bir artış yaşandı.
Çiftçilerimiz, bütün zor şartlara rağmen üretimini sürdürdü. Bu büyük bir
şanstır. Başta girdilerin pahalılığı olmak üzere çözülmesi gereken sorunlarımız
bulunuyor. Bu sorunlar çözülür ve yeterli destek verilirse çiftçilerimiz
üretimden kopmaz ve 2023 yılında üretimde sıkıntı yaşamayız.
Tüm
halkımıza ve çiftçilerimize doğal afetlerden uzak, bereketli, sorunsuz bir yıl
temenni ediyorum.”